Ali Bahar sorunlara değindi!
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası meclis toplantısı gerçekleşti. ATSO Başkanı Ali Bahar yaptığı konuşmada kronikleşmiş sorunlara değindi. İşte tam konuşma metni.
Değerli Meclis Üyelerimiz,
Sayın Basın Mensupları,
Canlı Yayınımızı İzleyen Çok Değerli Üyelerimiz, Değerli Antalyalılar,
Hepinizi, sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyor, toplantımızın üyelerimiz ve Antalya’mız için verimli olmasını diliyorum.
2023 yılının ilk meclis toplantısı olması vesilesiyle, bu yılın önemine dikkat çekmek istiyorum.
Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. Yılını gururla kutlama yılıdır.
Bütün ülkeler böyle tarihlerde büyük eserler ve büyük kutlamalar yaparak, tarihe bir kez daha not düşerler.
Ulu önder Atatürk 1933 yılındaki 10. Yıl töreninde, ”Ey Türk Milleti, Ebediyete akıp giden her 10 senede, bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim” sözleriyle bir nevi vasiyette bulunmuştur.
Türk milleti olarak, bu yıl bu vasiyeti yerine getirme zamanımızdır.
Bu çerçevede biz de oda olarak, etkinliklerimizi cumhuriyetimizin 100. yılı kapsamında planlayacağız.
Geçen ay bütçe gündemi nedeniyle, uzun ve bir o kadar da verimli bir toplantı gerçekleştirdik.
Özellikle dilek ve temenniler bölümündeki samimi ortam ve konuşulanlardan, şahsım adına ziyadesiyle memnun olduğumu belirtmek isterim.
Katkı koyan, kürsü özgürlüğünü kullanan, fikir ve düşüncelerini dile getiren herkese buradan teşekkür ederim.
Arzu ettiğimiz ATSO meclisi, konuşan, üreten ve takip eden bir meclistir.
Bu ay biraz daha sektörel sorunları konuşmak ve üyelerimizin sesini daha gür hale getirmek istiyoruz.
Sizlerle önem sırasına göre sorunları ve yapılması gerekenleri meclisimizde tartışmak istiyoruz.
Biz bütün sorunları çözmek için büyük bir gayret içerisinde olacağız.
Değerli meclis üyelerimiz;
Ticaretimiz ile ilgili diğer konulara geçecek olursak, Antalya’da ticari alan planlamamız maalesef zayıftır.
Ticaretimiz konutlardan kalan artık alanlara ya da bina altlarına sıkışmıştır.
Mekan planlaması olmadığı için Antalya’nın ticareti, potansiyelini de bulamamıştır.
Antalya’nın gelecek hedeflerinin ilk sırasında shopping friendly, yani ticaret dostu bir şehir olmak yer almalıdır.
Bu konu sadece ATSO’nun meselesi de değildir ve hatta bizden önce Devletin ve yerel yönetimlerin meselesidir.
Bizde bunun takipçisi ve planlamacısı olmalıyız.
Belediyeler nasıl ki toptancı halleri konusunda sorumluluk almak durumundaysa, aynı şekilde ticaret merkezleri için de sorumlu olmalıdırlar.
Bu konuyu da yerel boyuttan ulusal boyuta çıkarmamız gerektiğine inanıyorum.
Şehirlerin ticaretine yeni bir soluk kazandıracak ihtisas ticaret merkezleri, toplu işyerleri kurulması bir milli politika haline gelmeli, böylece hem sağlıklı kentleşme, hem de ticaretin geliştirilmesi yönünde bir hamle yapılmalıdır.
Toptancı haller nasıl yapılıyorsa aynı şekilde ihtisas ticaret merkezleri ve toplu işyerleri de yapılmalıdır.
Bu konuda Sayın TOBB Başkanımıza, biraz önce bahsettiğim İzmir buluşmasında fikirlerimizi söyledim.
Bizce, OSB’ler Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı şemsiyesi altında nasıl kurulabiliyorsa, ihtisas ticaret merkezleri ve toplu işyerleri, hatta akıllı lojistik merkezleri de Ticaret Bakanlığı ve TOBB ortak şemsiyesi altında, her şehirde planlanmalı ve hayata geçirilmelidir.
Bu konuyu hem ulusal proje olarak gündemde tutacağız, hem de Antalya ölçeğinde bütün kurumları bir araya getirerek artık bitmeyen şarkı gibi sürekli konuşarak geçmeyeceğiz.
Projenin tüm şehirlerde yepyeni bir kanun ile ortaya konulması ilk defa tarafımızca ifade edilmiş, OSB kanunu efekti yaratacak inovatif bir projedir.
Sevgili arkadaşlar;
2022 yılının kolay geçmediğini hepimiz biliyoruz, fiyatlarımız arttı, cirolarımız arttı, dolayısıyla finansmana olan ihtiyacımız da arttı.
İş dünyasından yükselen ses “İş var ama para kazanmıyoruz, kazansak bile paramızın değeri yok” şeklindedir.
Patron karından, çalışan ücretinden, vatandaş fiyattan şikayetçi.
Kira artışlarında artık bıçak kemiğe dayandı, patronun da çalışanın da ortak sorunu haline geldi. Evet, enflasyon düşme eğilimindedir ancak bu düşüş, fiyatlar düşüyor gibi algılanmamalıdır.
Sadece fiyat artış hızı yavaşlamıştır. Bu nedenle enflasyonu düşürmenin ötesinde, temel girdilerde fiyatların düşmesini bekliyoruz.
Örneğin dünyada doğal gaz, demir-çelik gibi girdilerde fiyatlar Ukrayna krizi dönemine göre geriledi, navlun maliyetleri azaldı.
Bunlar da henüz fiyatlara maalesef yansıtılamadı.
Ekonomide belirsizlik ve dövizdeki artış beklentisiyle, fiyatların düşürülmemesi gibi bir durum maalesef söz konusudur.
Bu nedenle enflasyon ve istikrar konusunda bir kararlılık ve güven ortamı sorunun ilacı olacaktır.
Geçen hafta EPDK elektrikte tavan fiyatın aşağı çekildiğini açıklamıştır, arkasından da BOTAŞ doğal gaz fiyatında indirim yapmıştır.
Bunlar son derece sevindirici gelişmelerdir. Bunu az önce de ifade ettiğimiz kararlılık ve güven ortamının başlangıcı olarak görmek istiyoruz.
Girdi maliyetlerindeki bu tür düşüşler fiyatlara da yansıyabilirse, bundan herkes kazançlı çıkar, ülkemiz ve ekonomimiz de kazanır.
Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde enflasyon muhasebesine geçilmediği için, hepimiz farkında olarak ya da olmayarak enflasyon vergisi ödüyoruz, haberimiz yok.
Cirolar ve karlar yüksek göründüğü için enflasyon vergisiyle sermayemizin eridiğine önemle dikkat çekiyorum.
Normalde geçen yıl bu sisteme geçilmesi gerekiyordu, maalesef ertelendi.
Bu yıl da yılsonundan önce yapılmayacak diye açıklamaların olduğunu da görüyoruz.
Müşavir arkadaşlar bu konuda detaylı bilgi verirlerse memnun oluruz.
Bir diğer konu, uzun zamandır beklediğimiz, gündemde tuttuğumuz ve sonuç alıncaya kadar da gündemde tutacağımız KGF kredisinde nihayet bir paket açıklandı, hızla devreye girmesini bekliyoruz.
Ancak, 250 milyarlık kredi hacminin bu enflasyon ortamında sektörlerin hiçbir ihtiyacını karşılamayacağı da açıktır.
Üyelerimizin çoğunluğunun yararlanacağı önemli iki paketten birisi, işletme kredileri paketidir ve buradaki rakam 35 milyardır.
Arkadaşlar, bunun en az 100 milyar olması gerekmektedir.
Ayrıca kredi uygulamalarında KOBİ tanımından kaynaklanan sıkıntılar da mevcuttur.
KOBİ tanımında, ciro değerinin enflasyona göre revize edilmesi şarttır. 2022 ciroları KOBİ tanımı için geçerli olmalıdır.
Bu henüz açıkça tebliğ edilmemiştir.
Eğer KOBİ tanımında 2021 ciroları geçerli olursa, sahada büyük bir kaos yaşanacaktır, bizden söylemesi.
Bu konu başta TOBB Başkanımız olmak üzere, yetkili tüm kurumlara bildirilmiş, konunun lobisi de yapılmıştır.
Değerli arkadaşlar;
Yine gündemde tuttuğumuz bir diğer konu olan EYT’de, kanun teklifi açıklanmıştır.
2,5 milyon kişinin ilk etapta emeklilik hakkından yararlanması beklenmektedir.
Bu sayı, buzdağının görünen kısmıdır. Bu sayının 2024’e kadar 5,5 milyonun üzerine çıkacağı da hesaplanmaktadır.
Ödenecek tazminatın neredeyse 500 milyar seviyelerinde olacağı da tahmin edilmektedir.
Dolayısıyla bu rakamlar dikkate alındığında EYT için ayrılan 25 milyar TL’lik kredi paketinin ne kadar yetersiz kalacağı da ortadadır.
EYT iş hayatımızda köklü bir değişime neden olacaktır. Antalya’da işçi statüsündeki EYT’li sayısı, arkadaşlar 74 bin adettir.
BAĞKUR-esnaf orijinli EYT’li sayısı da 16 bindir. Emekli sayımız konusunda dünyadan maalesef negatif ayrışmaktayız.
Türkiye’de emeklilikteki aktif-pasif oranı 1,83’dür. Yani her 1,83 çalışan kişi, bir emekliyi finanse etmektedir.
Dünyada bu rakam dörte birdir arkadaşlar. Ve maalesef EYT sonrası beklenti 1,83 rakamının neredeyse 1,50 seviyelerine düşeceğidir.
Antalya için bu rakam biraz daha iyimser, 2,50’dir. Yani her 2,5 çalışan kişi, bir emekliyi finanse etmektedir.
Dolayısıyla hem açıklanan KGF limitleri artırılmalı, EYT KGF limiti komple revize edilmeli, ilaveten beklenen bu uygulamalar da hızlandırılmalıdır.
Değerli arkadaşlar;
Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız, turizm istihdamına destek verileceğini açıkladı.
İlk aşamada yaz ve kış açık olan, bakanlık belgeli, sürdürülebilir turizm sertifikasında üçüncü aşamaya gelen konaklama tesislerinde, belirlenen aylarda SGK prim desteği ödenecektir.
Biliyorsunuz ki turizmimizin kanayan yarası kış aylarında kapanma nedeniyle tesislerimizin kalifiye elemanlarını kaybetmesiydi.
Verilen istihdam desteği kış aylarında da çalışmayı teşvik edecektir.
Biz de bu desteklerle 12 ay turizm hedefine ulaşılmasına ve alternatif turizmin çeşitlenmesine katkı sağlamasını umuyoruz.
Değerli meclis üyeleri;
Dünya ekonomisinde sert resesyon beklentileri gerçekleşmemiştir, ancak yavaşlama özellikle Avrupa ülkelerinde çok belirgindir.
2023 yılı düşük büyüme, durgunluk ve volatilite yılı olacaktır.
Uluslararası piyasalarda fiyatlar, pariteler, altın fiyatı ve borsalarda sürekli iniş-çıkışlar görülen, testere ağzına benzetilen bir döneme girileceğini, ilaveten yılın ikinci yarısında faiz artışlarının durmasını ve kısmi canlanmaların da olabileceğini bekliyoruz.
Antalya olarak biz 2023’te daha şanslı olabiliriz. Turizmde daha canlı bir yıl beklemekteyiz.
Sezon öncesinde Antalya turizmini ele alacak kapsamlı bir toplantı üzerinde de çalışıyoruz.
Antalya’da sektörlerin durumuna bakacak olursak, bu yıl serbest bölgeyle birlikte ilimizin ihracatı 2 milyar 700 milyon dolara yaklaşmıştır.
Tarım ihracatımız toplamda yatay seyretmekte, bazı ürünlerde artış, bazılarında azalma görülmektedir.
Son dönemde fiyatlar kışa rağmen artmamıştır, yaz aylarındaki düzeye yakın devam etmektedir.
Sanayide, turizme ve ihracata yönelik çalışan firmalar, iç piyasaya çalışanlardan daha iyi durumdadırlar.
Konut sektöründe yüksek maliyetlere rağmen inşaat yatırımlarının arttığını gözlemliyoruz.
Perakende ticarette geçen yıl Türkiye genelinde perakende satış hacmi %10’a yakın artmıştır, Antalya’nın satış hacmindeki konumu, bu rakamın daha da üzerindedir.
Çünkü şirket kuruluşu ve istihdam artışlarımız, Türkiye ortalamasının üzerindedir.
2022 yılında Antalya, şirket kuruluşu ve yatırım teşvik belgesi gibi göstergelerde de öne çıkmıştır.
Şirket kuruluşunda İzmir’i geçerek 3. sıraya yükselmiş bulunmaktayız.
Kurulan 7500 civarı şirketin ortalama sermayesi de 770 bin liradır. Bu miktar düşük gelebilir ancak İzmir’in üzerinde, neredeyse Bursa ve Kocaeli gibi sanayi şehirlerine de yakın bir düzeydir. Bu da Antalya’daki katma değer artışının yeni bir göstergesidir.
Değerli arkadaşlarım,
Kira artışlarında bıçak kemiğe dayandı derken, bunu mübalağa sanmayın!
Kira artışları halen Antalya’nın ve iş dünyamızın bir numaralı sorunudur.
Çalışan kesim hayat pahalılığından, ücretlerin düşüklüğünden dert yanarken, üyelerimiz de başta işyeri kiralarındaki artış olmak üzere, tüm girdi kalemlerindeki fahiş artışlar nedeniyle adeta isyan etmektedir.
Bu kelimeye özellikle dikkat çekmek istiyorum ki “acımasız” kira artışları duyuyoruz.
Bakın bu sorun çok büyüdü, mahkemeye taşınan anlaşmazlıkları geçiyorum, insanlar birbirlerinin canını yakmaya başladı.
Bu artık bir Devlet meselesi haline gelmiştir.
Kasım ayından bu yana çalışanlara kira ve eğitim desteği verilmesini talep ediyoruz.
Geldiğimiz noktada bu talebimizin haklı olduğunu görüyoruz.
Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz ve bu konu ancak, tarafların tam mutabakatı ile çözülebilir.
Değerli arkadaşlar;
Kayıtdışı çalışan işletmeler ve yarattıkları haksız rekabet ile ilgili dilimizde tüy bitti.
Son çare yönetim kurulumuz ile sokağa inip, kapı kapı dolaşıp “burası kayıt dışı işletmedir” demekten başka çaremiz sanırım kalmayacak.
Allah aşkına, ilgililere soruyoruz, bunu mu yapmamız gerekiyor?
Bir masa etrafında toplanılmasını rica ediyoruz. Elimizi taşın altına koymaya hazırız.
Bu konuda kurulacak bir komisyona, maddi manevi her türlü desteği vereceğiz.
Bir sektörde işini düzgün ve kayıtlı yapan, kalite standartlarına dikkat eden, vergisini ve çalışanların sigortasını ödeyen işletmeler, bu kurallara uymayan işletmelerle rekabet edemezler.
Bu sorun, inşaat, gayrimenkul, medikal, eğitim, rent a car, gıda, sanayi, sağlık ve hizmet gibi neredeyse her sektörde maalesef yaşanmaktadır.
Şirketlerimiz marka, kalite, arge ya da inovasyon rekabeti yapacaklarına, yıkıcı fiyat ve kuralsız ticaret rekabeti yaşamaktadırlar ki, bu durum tüm sektörlerimizin gelişmesinin önünde büyük engeldir.
Dolayısıyla, bir işyeri gerekli belgelere sahip olmadan açılmamalıdır. İşyeri elektrik ve su aboneliği bütün kurallar yerine getirilmeden verilmemelidir.
Değerli arkadaşlar.
Ülkemiz seçim sürecine girmiştir. Bu konuların Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine girmesi için maalesef zamanımız çok az.
İlaveten bu durum bizim çalışmamıza engel değildir. Seçimlerden sonra sonuç alacak bir şekilde bu konuları olgunlaştırmak için çalışıyoruz.
Aslında seçim dönemleri sektörel ve yerel sorunların konuşulması için, aynı zamanda bir fırsattır.
Hatta önceki seçimlerde hatırlıyorum, illere yapılacak yatırımlar yoğun bir şekilde konuşulur, mega projeler açıklanırdı.
Hafızamda kalan en büyük projelerden biri, 2023 yılında Antalya’mızın hızlı tren ile buluşmasıydı.
Yıl 2023, hani tren, nerede?
Türküde Antalya’mızın halini çok güzel özetlemişler;
“Kara tren gecikir belki hiç gelmez, Dağlarda salınır da derdimi bilmez, Dumanın savurur halimi görmez, Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez.”
Antalya olarak maalesef tam da bu haldeyiz.
Ancak hızlı tren konusu bizim için yeniden açılacak ve mücadelesini sürdüreceğimiz önemli bir başlıktır.
Çünkü bu konu, 12 ay turizme hizmet eden önemli bir konudur.
Antalya gibi hava ulaşımında dünya markası olan bir şehrin, diğer ulaşım alanlarında da aynı kimliğe bürünmesi bir gerekliliktir.
Bir diğer yandan, şehrimiz büyüyor, altyapı yatırımlarımız gecikiyor.
Sadece hızlı tren gibi yatırımlar değil, aynı zamanda kent içi altyapı yatırımları da gecikiyor.
Antalya’da toplu taşıma kalitesi halen arzu edilen düzeyde değil.
Tramvay ağ şeklinde olmadığı için yeterince alternatif de olamıyor. Toplu taşıma yetersiz, bulvarlarımız yetersiz, artık mahalle içlerinde bile yoğun trafik var.
Yollarımız sabit kalırken konut sayımız artıyor, yeni alanlar imara açılıyor.
Vakit; Antalya’nın ticaret, ulaşım ve lojistik planını masaya yatırma vaktidir.
Altyapı yatırımları dışında alternatif turizmin geliştirilmesi projelerinin, Kaleiçi’nin, Saklıkent’in, yaylalarımızın, Likya yolunun, spor turizminin ele alınarak geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Örneğin; OSBÜK ile gerçekleştirdiğimiz İspanya temasları esnasında Antalya’ya da uyarlanabilecek birçok alternatif turizm uygulamasına tanık olduk.
İspanya gibi ülkeler sadece karavan turizmini bile büyük bir alternatif turizm kaynağına çevirmiş durumdadır.
Karavan turizmi doğru yönetildiğinde büyük bir fırsatken, plansız ve başıboş bırakıldığı takdirde şehrimizdeki gibi şikayet edilen bir sorun haline dönüşmektedir.
Dünyanın gelişmiş şehirleri, uygun alanları karavan parkları haline getirip, cep telefonu uygulamaları ile yerli ve yabancı karavan turistine kolaylık sağlayarak, potansiyeli kendilerine çekmektedirler.
Bizlerde Antalya’mızdaki uygun alanları karavan kampları haline getirerek, bu potansiyeli geliştirmeli ve pastaya ortak olmalıyız.
Karavan konusunu sorun olmaktan çıkarıp, katma değer yaratan bir turizm enstrümanı haline dönüştürmeliyiz.
Karavan kampları gibi Antalya’ya fayda sağlayacak yeni fikir ve öneriler, önümüzdeki aylarda da gündemimizde olmaya devam edecektir.
Değerli Antalyalılar, değerli üyelerimiz; Konuşmamı, tüm bu taleplerin, öneri ve beklentilerin ilgili makamlarına ithafen, az önce seslendirdiğim türkünün devamı ile bitirmek istiyorum
“Yara bende, derman sende, Ya kendin gel, ya da bana gel de” diyerek hepinizi saygılarımla ve sevgilerimle selamlıyorum.
Tarih: 31-01-2023