"Yanan alan 100 bin hektar diye açıklansa şaşırmayın!"
Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu, Manavgat’ta çıkan ve büyük yıkıma neden olan orman yangını gündemiyle toplandı. Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, yangın bölgesindeki gözlemlerini aktarırken, Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tuncay Neyişçi de orman yangınlarıyla nasıl mücadele edileceğine ilişkin görüşlerini paylaştı.
Antalya Kent Konseyi Yürütme Kurulu, Manavgat’ta 28 Temmuz’da çıkan ve bir haftayı aşkın süredir devam eden orman yangını gündemiyle toplantı gerçekleştirdi. Pandemi koşulları gözönünde bulundurularak gerçekleştirilen toplantıda Manavgat orman yangınında yaşamını yitirenler anılırken, birçok canlının da zarar görmesinden dolayı duyulan üzüntü dile getirildi. Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, yangın bölgesine giderek inceleme ve gözlemlerde bulunduğunu ifade ederek, yaptığı gözlemleri ve çektiği fotoğrafları içeren bir sunum yaptı. Yangın bölgesinde ‘siyasi ayrışma’ ve ‘koordinasyonsuzluğa’ mahal vermeden ve alanda çalışanların motivasyonunun olumsuz etkilenmemesi gerektiğini belirten Kurt, planlı bir organizasyona ve kurumlararası uyumlu işbirliğini vurguladı. Yanan alanla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli eylem planı hazırlanarak hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Kurt, bu sürecin STK ve ilgili uzmanların katılımları ve görüşleri kapsamında yürütülmesi gerektiğini söyledi.
‘BU DURUMLARDA NE YAPACAĞINI İYİ BİLEN BİR TOPLUM YARATMALIYIZ’
Yürütme Kurulu Üyesi ekoloji uzmanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi de Manavgat orman yangını özelinde orman yangınlarıyla mücadele yöntemleri ve önceden yapılması gerekenler konusunda bir sunum yaptı. “Ormanda yaşamak isteniyorsa orman yangınlarıyla birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz” diyen Neyişçi, dünyanın en önemli deprem bölgesi üzerinde yer alan Japonya’nın depremle yaşamayı nasıl başardığını örnek gösterdi. Türkiye’nin de orman yangınları, sel ve deprem gibi afetlerle mücadelesinin bu olaylarla yaşamayı öğrenmesinden geçtiğine işaret eden Neyişçi, “Böyle bir ruh yaratılmadığı sürece depremi de seli de yangını da çözemeyiz. Bu yangınlarla uyumlu yaşayabilen ve böylesi durumlarda ne yapacağını iyi bilen bir toplum yaratmalıyız” diye konuştu.
‘YANAN ALAN 100 BİN HEKTAR DİYE AÇIKLANSA ŞAŞIRMAYIN’
Türkiye’nin yaşadığı en büyük orman yangınının 28 Temmuz tarihli Manavgat yangını olduğuna işaret eden Tuncay Neyişçi, 2008 yılında yine Manavgat’ta çıkan yangında 20 bin hektar ormanın yandığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Orman Genel Müdürü Manavgat yangını konusunda birçok detaylı açıklama yaptı ancak o tarihe kadar yanan alan miktarıyla ilgili hiçbir bilgi vermedi. 8 günde sadece Antalya’da 100 bin hektar civarında, Türkiye genelinde ise 155 bin hektar ormanlık alanın yandığı açıklanırsa hiç şaşırmayın. İyi bir eylem planına ihtiyaç var ama bu eylem planı hayata geçirilmelidir. Kamuoyu baskısı oluşturarak ilgili kurumları uyarma görevimizi yerine getirmeliyiz. Orman Genel Müdürlüğü (OGM), ormanlardaki yüksek enerjili yangın risklerini ortadan kaldırmalıdır. Bunlar küçük çam iğneleri başta olmak üzere tüm riskleri içermelidir. Bu çok ucuza, bir yangın söndürme helikopterin Antalya’da bir günlük kira bedeliyle bile yapılabilecek bir çalışmadır ve köylüler de bu işle desteklenebilir. OGM, bütçe ayırıp insanları eğitmelidir. Çünkü yangınların büyük çoğunluğu insan kaynaklı meydana geldiği istatistiklerde görülüyor. OGM, sivil toplum desteğini almadan orman yangınlarıyla baş edemez, mutlaka bu kurumlarla işbirliği içinde olmalıdır.”
‘ORMANLARIMIZ DELİK DEŞİK DURUMDADIR’
Yangın devam ederken kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin başlattığı ağaçlandırma kampanyalarını da eleştiren Tuncay Neyişçi, “doğaya bir yıl şans verilmeli” çağrısını yaptı. Ormanların maden ocakları başta olmak üzere turistik tesis, HES, RES ve termik santrallar gibi birçok konuda risk altına alındığını öne süren Neyişçi, “Bütün bunlar ormanlarda yangın riskini arttırıyor. Ormanlarımız delik deşik durumda. Bu orman yangınlarından sonra hemen ağaçlandırma kampanyaları başlatıldı. Ağaçlandırma çalışmaları kesinlikle yanlıştır. Çünkü oraya giren dozerler ormanı çökertiyor, daha büyük zararlar veriyor. Doğaya bir yıl şans verin. Doğa kendini yeniler. Bunun için de bir yıl yeterli gelecektir. Ormancılar sadece yangın bölgesinde nereye tohum desteğini belirlese yeterli olacaktır. Geri kalan yerler kendini yeniler, çünkü doğa biz insanlardan daha mücadelecidir. Gözlem platformları oluşturulup doğanın kendini birkaç ay içinde nasıl yenilemeye başladığı da gözlemlenebilir. 2-3 ayda bir buraya yapılacak gezilerle bu yenileme topluma da gösterilebilir” dedi.
‘İYİ BİR ORGANİZASYON YAPMAK HİÇ DE ZOR DEĞİL’
Orman yangınlarıyla mücadelenin doğru yürütülmediğini de kaydeden Neyişçi, şu uyarıları yaptı: “Bir milletvekili elinde kamera yangın yerinde röportaj yapıyor. Böyle bir şey olamaz. Organizasyonu bozacak hiçbir yetkilinin yangın yerine girmemesi lazım. Her şeyin kontrollü yapılması lazım ama maalesef burada organizasyonsuzluk var. İyi bir organizasyon yapmak hiç de zor değildir. Ama tüm bunların temeli eğitimden geçiyor. Eğitimli, bilinçli bir toplum yaratmak gerekir. Antalya Kent Konseyi ve belediyelerle bunu başlatabiliriz.”
Tarih: 06-08-2021