-
Özlem İNDERESİ
Tarih: 17-05-2019 10:54:00
Güncelleme: 24-02-2020 16:10:00
Çocuk istismarı, hayvana karşı işlenen şiddet haberleri ile her gün karşılaşıyoruz. Devam eden bu istismarlarla ilgili geçmişten bugüne zaten yoğunluğun var olduğunu ve son zamanlarda gelişen haber alım gücü sayesinde daha fazla duyduğumuzu düşünüyorum.
Her gün onlarca çocuğa istismar, hayvanlara katliam haberleri ile uyanıyor onlarla uyuyoruz. Halka yansıyan haberlerin yanısıra yayın yasağı bulunan halkı infiale sürükleyebileceği için tedbir alınan haberler de cabası.
Peki ülkemizin kanayan yarası olan, vicdanımızda derin yaralar açan, zamanla duymaya alıştığımız bu sorunlarla ilgili ne yapabiliriz?
"Çocuğa istismar" “Pedofili"
Şahsen bu söylemlerin gerçekleşen olayı hafiflettiği kanaatindeyim. Çocuğa sözlü şiddet, fiili şiddet uygulandığında da; sapık, dengesiz insanların tecavüzüne/tacizine uğradığında da bu söylemlerle karşılaşıyoruz. Duymaya alışkın olduğumuz bu söylemler zamanla bizi tepkisizliğe itiyor. Basında yer aldığında halk tepkisini elbette gösteriyor fakat uzayan dava süreçleri sebebiyle maalesef karar verildiğinde gözü yaşlı aileden başka kimse orada olmuyor.
Hayır! İstismar değil, tecavüz!
İstismar değil, şiddet!
İstismar değil, hırsızlık!
İstismar değil, CİNAYET!
"Hayvana Şiddet”
Tek bekledikleri sevgi olan sessiz dostlarımız için de haklarını koruyan bir yasa henüz mevcut değil. Suçlular para ödeyerek ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Bir cana kıymanın bedeli olmaz/olmamalı.
Bir lokma yemek, bir yudum sevgi arayan o masum canları koruyacak bir yasa gelene kadar alışmayalım, susmayalım!
Halk tepkisizleştikçe aramızda gezmeye devam ediyorlar!
Bir çocuğun hayatını çalmamış gibi,
Bir hayvanı son lokmasıyla zehirlememiş gibi,
Bir çocuğun kalbini delmemiş gibi,
Bir hayvanı canice katletmemiş gibi,
Bir çocuğun canını almamış gibi…
Ceza almamanın, rehabilite olmamanın verdiği özgüvenle aynı tavırla aynı hedefle yollarına devam ediyorlar. Aramızdalar!
"Bir çocuğun çıkaramadığı ses olmak zorundasın!”
Cezaların caydırıcı olmadığı ortada, basında yer almalı mı almamalı mı konusu tartışılıyor. İki durumdan da ele alırsak:
Basında yer aldığında halk tepki gösteriyor, ceza verilmesi için toplumun sesine ihtiyaç duyuluyor ve biraz da olsa bazen de olsa ceza geliyor. (Caydırıcılığı elbette tartışılır.) Fakat yine toplumun her kesiminin her ayrıntısına ulaşabildiği bu durumlarda konuya dair içlerinde bastırılmış duygusu olanlar kendilerine proje çizebiliyorlar. Merak duyguları topluma bastırılmış sapkınların aktif olmasını da kazandırıyor. Basında yer almadığında ise halkın haberi olmadığı için tepki olmuyor, sapkınlar aramızda kalmaya çoğu zaman devam ediyor.
Çocuğa ve hayvanlara yönelik işlenen suçlarda ceza kesicilerin daha hassas davranması gerekli. Halkın huzuru ve güvenini toparlamak için yeni adımlar ve yeni yasalar gerekli. Bu zamana kadar alışmamalıyız, susmamalıyız!
Güvenli ve huzurlu günler için hep birlikte adım atmalıyız…
Sessiz çığlıkları duyan vicdanlarımıza dönelim, doğru orada!
Kalbinizin ve vicdanınızın ferah olacağı, çocuklarımızın ve masum dostlarımızın güvenle yaşayacağı; temiz, aydınlık ve huzurlu bir ülke temennisiyle...